.

.








6 Mart 2009 Cuma

MEKTEB-İ MÜLKİYE



MEKTEB-İ MÜLKİYE


ve


1908 DEVRİMİ



GİRİŞ
10 Temmuz 1324 (23 Temmuz 1908) gecesi Kanun-u Esâsî’nin yeniden yürürlüğe konulmasıyla ikinci kez Meşrutiyet ilân edildi. “Hürriyetin ilân edilmesi”nin ardından Mekteb-i Mülkiye mezunları, Rumi takvimle Temmuz ayının sonunda yapılan davet üzerine Ağustos başında Mekteb-i Mülkiye binasında toplanarak “Mekteb-i Mülkiye Mezunları İttihat ve Teavün Cemiyeti” adıyla bir dernek kurdular.
Bu dernekle, hem yeni devrin ideolojik savunması ve yapılanmasına katkı sunmaya çalışırken; hem de okul olarak yeni dönemde de etkinliklerini korumaya dönük bir çaba görünürlük kazanmaktadır. Ancak bu koruma güdüsü, Mülkiyelilerin “hürriyet aşkı”nı gölgeleyecek nitelikte görülmemelidir. Çünkü dernek kurucuları ve ilk toplantıda seçilen idare heyeti üyeleri arasında nazırlara varıncaya dek etkili konumda birçok isim yer almıştır. Evkaf Nazırı Şemseddin Bey, Dâhiliye Nazırı Hakkı Bey yanısıra çok sayıda bürokrat, okul müdürü ve Tanin gazetesi başyazarı Hüseyin Cahit Bey, Servet-i Fünun Gazetesi sahibi Ahmet İhsan Bey ilk idare heyetine seçilenler arasındadır.
Bu dernek, çeşitli etkinliklerle beraber ilk sayısı 1 Şubat 1324 tarihli Mülkiye adında aylık dergiyi Ağustos 1327’ye kadar yayınlamıştır. Bu derginin bazı sayıları ile birlikte dernek faaliyetlerinin duyurulduğu, dernek genel kurullarının tutanak özetleri, hesap cetvelleri ve bütçesinin yer aldığı ayrı bir bülten de bulunmaktadır. Toplam 30 sayısı incelenen derginin 20 sayısında, “dernek bülteni” olarak tanımlanabilecek ek vardır. Derginin içeriği ve dernek çalışmalarında sergilenen bu saydamlık önemli bir demokrasi ve üslup gösterisi olarak değerlendirilmelidir.
Bu çalışmada, Mekteb-i Mülkiye Mezunları İttihat ve Teavün Cemiyeti yayın organı “Mülkiye” ile dernek bülteni niteliğindeki ek üzerinden hareketle, derneğin üç yıllık dönemdeki çalışmaları ve belirgin özellikleri genel hatlarıyla ele alınacaktır.
I. DERNEĞİN KURULUŞU VE ÖZELLİKLERİ
14 Mart 1327 (27 Mart 1911) tarihindeki dördüncü kongrenin açılış konuşmasında başkan tarafından derneğin resmî açılışının Meclis-i Âli-i Millî’nin ilk yüz küşadına denk düşen kutlu günde yapıldığı söyleniyor. Ancak bu resmî açılışın öncesinde dernek faaliyete geçmiş ve derneklerle ilgili yasal bir düzenleme olmadığı için kuruluşunu resmî makamlara bildirememişti.
Dernek tüzüğü durumundaki talimatname, derneğin 1324 Temmuz’unda kurulduğunu ifade etmektedir. Kuruluş toplantısında 6 aylık dönem için seçilen yönetim kurulunun eliyle hazırlanan ilk genel kurulun 6 Mart 1325 (19 Mart 1909) gününde toplandığına bakılırsa, dernek yönetim kurulu ağustos ya da eylül ayında faaliyete başlamış olmalıdır.
İstanbul’da bulunan mezunlar tarafından Temmuz 1324 sonuna doğru bir toplantı kararlaştırıldı ve Ağustos başında Mülkiye’nin bir salonunda toplantı gerçekleşti. Hürriyet ve meşrutiyeti yücelten konuşmaların ardından kurulacak dernekle ilgili tasavvurlar ortaya konuldu. Cemiyetin varlık kazanabilmesi için, hemen bir gizli oylama ile 20 kişilik bir yönetim kurulu ve 8 yedek üye seçildi. Bu seçimde en çok oyu alan Emrah Efendi’ye 250 oy çıktığı hesaba katılırsa kuruluş toplantısında en az bu kadar kişinin bulunduğu söylenebilir. Yönetim Kurulu (Meclis-i İdare) ilk toplantısında en çok oy alan Emrah Efendiyi başkanlığa, Mekteb-i Mülkiye müdürü Celal Bey’i ikinci başkanlığa, Ticaret ve Nafıa Nezareti muhasebecisi Reşat Bey’i muhasebeciliğe, Mekteb-i Ticaret Müdürü Hasan Tahsin Bey’i sekreterliğe getirerek bir yürütme kurulu (heyet-i idare) seçti. Yürütme kurulunun ilk görevi olarak da cemiyetin nizamnamesinin hazırlanması verilmiştir.
İlk yönetim kurulu üyeleri arasından bazıları işlerinin yoğunluğu, bazıları da İstanbul dışına tayinleri nedeniyle istifa ettiklerinden yedeklerden üyeler göreve çağrılmıştır. Dernek yönetimi tarafından, 6 ay sonra genel kurulun toplanarak yeni yönetim kurulunu seçmesine kadar uygulanmak ve genel kurulun onayına sunulmak üzere Mekteb-i Mülkiye Mezunları İttihat ve Teavün Cemiyeti Talimatnamesi hazırlandı.
Dernek kuruluşunun nedeni olarak, öncelikle hürriyetin ilânını izleyen dönemde günün modasına uyma gayretinin payı görünmektedir. Toplantı ve fikir özgürlüğü başlayınca başka gruplar gibi Mülkiyelilerin de bir araya gelmeleri hedeflenmekteydi. Bütün yazılar ve konuşmalarda Mekteb-i Mülkiye bir aile, kulüp de “aşiyan-ı müşterek-i peder” baba ocağı olarak tanımlanmaktaydı. Derneğin amacı, mezunların birbirleri ile tanışmaları ve yardımlaşmaları, memleketin her köşesine memur yetiştiren Mülkiyenin ne denli güçlü bir ilim ocağı olduğunun gösterilmesidir. Her şeyden önce yetiştirdiği mezunlarıyla övünen bir okulun talebeleri olarak, istibdat döneminde çekilen acıların sona ermesiyle, içlerinde gizledikleri hürriyet düşüncesini açığa vurabilmek için bir araya geldiklerini beyan etmektedirler. Bunlarla birlikte, Mülkiyelilerin yeni dönemde toplantı hürriyetinin kullanımına örnek teşkil etme ve bunu başarıyla sürdürme arzularını da gizlemedikleri belirtilmelidir.
Üyelerin aidatı, sabit bir meblağ olmayıp kendilerince belirlenen üç ayrı tutardadır. Üyeler aylık olarak 40, 20 ve 10 kuruşluk aidat ödeme taahhüdünde bulunabilmektedirler. Bunların arasında oy veya cemiyetin imkânlarını kullanma bakımından bir ayrım yapılmamaktadır.
SELANİK SEYAHATİ
Derneğin kuruluşundan sonra yaptığı ilk faaliyet “inkılâbı vücuda getirmek hususundaki hizmet-i mukaddese-i vatanperverânelerinden dolayı Üçüncü Orduya vazife-i şükranı ifa etmek” amacıyla 16 Teşrinievvel 1324 (29 Ekim 1908) günü başlayan Selanik seyahatidir. Özel bir trenle yapılan bu geziye 80 Mülkiyeli katılmıştır. Onları vilayet-i selasede (Selanik, Manastır, Kosova) bulunan mülkiyeliler, Selanik belediye başkanı ve İttihat ve Terakki Cemiyeti üyeleri karşıladılar. Bu ziyaret süresince özenle konuk edilen grubun onuruna ziyafetler verildi. Onların şehir içinde ulaşımları için belediye tarafından yeterli sayıda araba sağlandı, vali tarafından kabul edildiler. Ziyaretçiler ve ev sahipleri karşılıklı övgü dolu nutuklar okudular.
Bu ziyaretten sonra doğrudan İTC ile ilişkiyi gösteren bir faaliyet haberi verilmediğini belirtmek gerekir. Cemiyet adına bir iş yapılsaydı, muhakkak dergide yansıtılacağı düşüncesiyle bu tür bir girişim olmadığı ve derneğin siyasî faaliyetlerden özenle uzak durduğu söylenebilir.
II. GENEL KURUL TOPLANTILARI
BİRİNCİ GENEL KURUL
Dernek altı aylık dönem sonunda 6 Mart 1325 (19 Mart 1909) Cuma günü Mekteb-i Mülkiye binasında ilk genel kurul toplantısını yaptı. Bu toplantının en önemli gündem maddesi yeni yönetim kurulunun seçilmesiydi. Bu seçimde, toplantıya bizzat katılan 200 civarındaki üyenin yanısıra taşradaki üyeler de postayla oy kullandılar.
Bu toplantıda açış konuşmasını Mekteb-i Mülkiye Müdürü ve görev süresi dolan yönetim kurulunun ikinci başkanı olan Celal Bey yaptı. Bu konuşmada, derneğin kuruluşundan beri yaptıklarını anlatan Celal Bey, 17 mülkiye mezununun Meclis-i Mebusan’a seçilmesini okul adına bir övünç olarak ifade etti. “Devr-i istibdatta” okuldan siyasî suç nedeniyle atılmış olan kişilere, cemiyet üyeliği hakkını tanımanın ötesinde, Okul Müdürü olarak, bu kişilerin yeniden öğrencilik haklarının verilmesi hususunda hükümete başvurduklarını bildirdi.
Mülkiye mezunları, genel kurul kararı ile rütbelere karşı olduklarını ilân ettiler. Bu karar cümlesinde “Memlekette bir cemiyet teşkilini en evvel kendileri düşündükleri” gibi, “hürriyet ve meşrutiyeti istikbal ve tebcil hususunda herkese tekaddüm etti”klerini özellikle belirttikten sonra “rütbelerin kavaid-i meşrutiyetle kabil-i tevfik olmadığını yine herkesten evvel Mülkiyeliler” ortaya koydular.
Toplantıda bazı üyeler söz alarak yönetim kurulunu ve talimatnameyi eleştirdiler. Mezunların haklarını korumak konusunda cemiyetin daha etkin olması yolunda konuşmalar da yapıldı. Söz alanlardan birisi de Efdalettin Bey’dir. O da, mülkiye mezununun okuldan sonra yaşadığı sıkıntıları uzun uzun anlattıktan sonra, adam kayırmacılığın sürmesi nedeniyle meşrutiyet devrinde de değişen bir şey olmadığını söyleyerek sözlerini bitirir.
Yönetim kuruluna aldıkları oyların sayısına göre, 20 asil üye seçildikten sonra kendilerine oy verilen diğer üyeler yedek olarak sıralanmıştır. Yeni yönetim kurulu, 12 Mart 1325 (25 Mart 1909) Perşembe günü kulüp binasında toplanarak nizamnamesi gereğince yürütme kurulunu seçti. Burada, 14 reyden 11’ini alan Sırrı Bey birinci başkanlığa, 8 rey alan Celal Bey ikinci başkanlığa seçildiler. Mihran Efendi muhasebeciliğe ve Hasan Tahsin Bey sekreterliğe getirildiler.
Yeni Yönetim Kuruluna seçilenlerden Hüdavendigâr vali-i sabıkı Tevfik Bey Ankara valiliğine tayin edilmesi nedeniyle İstanbul’dan ayrıldığı ve Kırkkilise Mebusu Emrah (Emrullah) Efendi işlerinin yoğunluğu dolayısıyla görevden çekilince, mebus Nail Bey ve Nureddin Bey yönetim kuruluna girdiler.

B. PARTİLEŞME

Bu genel kurulda fikir babası kim olduğu belirtilmeyen bir partileşme tartışması yaşanmıştır. Meşrutiyet şartlarında çeşitli siyasî partilerin kurulması beklendiğinden hareketle; cemiyetin bir partiye dönüşmesini isteyen teklifler, yönetim kurulu tarafından önceden mektupla üyelere bildirilmişti.
Bu teklifi, üyelerinin görüşüne açan yönetim kurulu, kendisine gelen cevapların çoğunlukla olumsuz yönde olduğunu belirterek, nihai kararı genel kurula bırakmıştır. Karşı çıkan görüşlerin vurguladığı en önemli nokta, “maksad-ı uhuvvetle teşkil etmiş” olan cemiyetin siyasî partiye dönüşmesinin bu asıl amaca aykırı düşeceğidir. Bu konuda “Bulgar Kamarasında mebus” olan 1309 mezunlarından Tahir Lütfi, 3. sayıda yer alan mektubunda bu düşünceyi uzun uzun eleştirip, siyasî parti ile dayanışma ve yardımlaşma derneği arasındaki farkları ortaya koyduktan ve mülkiye mezunlarının büyük çoğunluğunun da memur olduklarını hatırlattı. Mektubunu da, “Mülkiye mezunlarının bir fırka-i siyasîye teşkil etmeğe heves eylemelerini mantıksız ve hükümsüz bulurum” diyerek bitirdi.
Partileşme önerisine ilişkin üyelerin gönderdiği görüşler, bültende ayrı başlık altında yayınlandı ve bu konu tekrar tartışılmamak üzere kapandı

C. HEYET-İ VEKİLEYE ZİYAFET

Birinci genel kurulda bir tartışma konusu da dernek tarafından hükümet üyelerine bir ziyafet düzenlenmesi önerisi oldu. “Cemiyet nâmına Pera Palas’ta heyet-i vükela şerefine büyük bir ziyafet verilmesi hakkında vaki olan teklif cemiyetin siyaset ile iştigal etmemesine dair ittihaz edilen karardan dolayı” bu konuyu yeni yönetim kurulunun ekseriyet-i sülusan (üçte iki çoğunlukla) halletmesi kararlaştırıldı. Beklenen, siyasete karışmadan vekiller şerefine bir yemek düzenlenmesinin yolunu bulmak ve bunu üçte iki çoğunlukla kararlaştırmalarıydı. Bunu genel kurul aslında bu ziyafete pek de taraftar değildi, diye anlamak mümkündür.
Yönetim kurulu çözümü, heyet-i vekilenin tümü yerine sadece Mülkiyelileri davet etmekte bulmuş olmalı ki; 12 Şubat 1325 (25 Şubat 1910) tarihinde Sadrazam Hakkı Paşa ve diğer mülkiye mezunu vekillere Tokatlıyan’da bir ziyafet verildi. Davetlileri ikinci başkan Rıfkı Bey ile birlikte Şevki, Efdalettin ve Sami Beyler karşıladı. Ayan âzâsından Abdurrahman Şeref Bey, mektebin 30 yıllık müdürü olarak büyük alkış aldı. Mülkiyeli vekiller olarak (Maliye Nazırı) Cavit Bey, (Hariciye Nazırı) Rıfat Paşa, (Maarif Nazırı) Emrullah Efendi, (Maadin ve Ziraat Nazırı) Mavro Kordato Efendi ve en son sadrazam Hakkı Paşa salona geldiler. Ziyafette sırasıyla cemiyet ikinci başkanı Rıfkı, Sadrazam Hakkı Paşa, Efdalettin, Emrullah Efendi, Hamayak Efendi, Cavit Bey, Müştak Bey ve son olarak yeniden Sadrazam Hakkı Paşa konuştular. Mülkiyeli mebuslardan Lütfi Fikri (Dersim), Hüseyin Cahit (İstanbul), Müfit Beyler (İzmit) de yemeğe katılanlar arasında sayılmaktadır.
Ziyafetle ilgili bilgiler Mülkiye dergisinin Nisan 1326 tarihli 16. sayısının ekindeki bültende yemeğe katılanların tam listesi de eklenerek verildi. Ziyafetin hesap cetveli de Mayıs 1326 tarihli 17. sayısında derginin son sayfasında üyelere bildirildi. Bu hesaba göre davet için 78 kişiden ücret alınmış ve 74 kişilik yemek servisi yapılmıştır. Toplamda 8424 kuruş tahsilâta karşılık 6333 kuruş 20 para masraf yapılmıştır. Bu ziyafet dolayısıyla cemiyet adına emanet hesabına 2090 kuruş 20 para yatırılmıştır.
Bu ayrıntılı bilgi, derneğin hem şeffaf yapısını gösterirken, hem de yönetim kurulunu üyelerden gelecek eleştirilere karşı korumaya dönük olabilir. Kendi verdikleri aidatlarla makam sahiplerine ziyafet verilmediği bir anlamda açıklanmış olmaktaydı. Bu ziyafet dolayısıyla Tanin’de yayımlanan bir makale gün ve yazar belirtilmeden Dernek bültenince aktarılıyor. Bu da yönetimin yapılan işin ne denli yerinde olduğunu ispatlama çabasının bir göstergesi olarak anlamlı görünebilir.

D. 31 MART OLAYI

Derneğin ilk olağan genel kurulunu izleyen günlerde patlak veren 31 Mart olaylarından sonra, bültende üslubundan dernek adına yapıldığı anlaşılan ve Hareket Ordusunun başarısını alkışlayan bir değerlendirme yayımlandı. Burada, adı bile Fransızca olan Volkan gazetesiyle İttihad-ı Muhammedi Cemiyetinin öncülüğündeki faaliyetlerin ve olaylar sırasında yaşanan tedhişin eleştirisi yapılmaktadır.
Dernek adına yapılan açıklamada, 31 Mart Olayından önceki döneme ilişkin olarak bir değerlendirme de yapılmaktadır. Buna göre, inkılâbın başlarında istibdat günlerini anlatmaya girişen basın işi kısa sürede şahsiyata getirdi ve bu süreç yetişmiş bütün kadroların ithamlarla kirletilmesi noktasına kadar geldi. Bu manzarada, zaten baskı altındaki memurların beceriksiz, korkak ve muhteris durumları ile halkın bundan etkilenmesi sokaklarda da bir huzursuzluğu hazırlıyordu. İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti ve Volkan gazetesinin etkisi bu ortamda kendisini göstermişti. Yaşananlarda “Yıldız Parmağı”nın entrikası olduğu belirtilen açıklamada, Rumeli’den hareket beklentisi ifade edilerek gelen ordunun hürriyetperverlerden oluşan milli bir nitelik taşıdığı vurgulanmaktadır.
Bu uzunca yazının sonunda memleketin geleceğinin ıslahı için en büyük gayret göstereceklerin Mülkiyeliler olduğu belirtilmektedir: “Devlet genç, namuslu, muktedir ve âteşin ellerle iş görecektir. Bunları da en ziyade mekteb-i aliye mezunları arasında bulabiliriz. İdare memuriyetleri için hazırlanmış olan Mülkiye mezunları mezunin-i aliye arasında en çok hizmet edebilecek kısmı teşkil eder.”
31 Mart olayıyla bağlantılı bir nokta da, Mekteb-i Mülkiye Müdürü ve dernek ikinci başkanı Celal Bey’in Erzurum valiliğine atanması üzerine, Diyarbakır İttihat ve Terakki Cemiyeti ve Asker Kulübü adına gönderilen bir mektup dergide yayımlandı. Celal Bey’in Diyarbakır Valiliği görevini kabul etmeyip Erzurum Valiliğini kabul etmesi dolayısıyla sitem edilen mektupta, eğer Diyarbakır’da Celal Bey gibi bir valimiz olsaydı, şehrimizde irtica böylesine baş kaldıramazdı denilmektedir.
Buradan hareketle, Mülkiye’nin hürriyet ve meşrutiyet yanlısı tavrının bütün toplum tarafından bilindiğini söyleyebiliriz. Bununla paralel şekilde, Mülkiyelilerin idare kademelerinde daha çok yer almakta olduklarını da gözlüyoruz. Doğrudan doğruya derneğin yönetiminde yer alan kişilerin, atandıkları görevleri dolayısıyla ya İstanbul dışına gitmeleri gerektiği ya da işlerinin yoğunlaşması mazeretleri ile dernekteki görevlerinden istifa etmelerine ilişkin haberler bile, Mülkiyelilerin yeni dönemde etkinliğini göstermektedir.

E. AİDATLAR

Derneğin ifade edilen en önemli meselesi mâli sorunlar etrafında dönmekteydi. Hattâ dernek, binasının kirâsını ödemekten bile âciz durumdaydı. Bu durum toplantıya çağrılan genel kurul tutanaklarında da açıkça ortaya konulmaktaydı.
Ali Seydi Bey’in Teşrinisani 1325 (Kasım 1909) tarihli 10. sayıdaki “Mezunin-i Mülkiyeye bir ihtarı hayırhahane ve nacizane” başlıklı yazı, mezunların derneğe ve onun görünen yüzü olan dergiye sahip çıkmalarını hatırlatmaktaydı. Bu yazıda ilginç ve üyelerin sergilediği bir tutum, derneğin aidat tahsilâtının neden azaldığını göstermektedir. Dernek yönetiminden, üyeler kendilerinin daha iyi görevlere getirilmesi yönünde aracılık beklemektedirler. Ali Seydi’nin ifadesinden de, derneğin mümkün olan durumlarda bu görevi yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Sorun da tam burada patlak veriyor: Bir kişi, başka bir kişi hakkında dernek yönetiminin delalet ettiğini duyunca, ona verilen desteğin kendisine verilmemesi üzerine küsüp aylık 10 ya da 20 kuruşluk aidatlarını göndermemeye başlıyor. Bu durumu yazar toplumsal eksikliklerimizin yol açtığı bir hata olarak niteledikten sonra şöyle devam eder: “Biz daima bir şeyi kendimize, kendi menfaatimize hadim, nafi olduğu takdirde sevmeye alışmış heyet-i umumiye namına muhabbetin ne demek olduğunu anlayamamışızdır. Kulüp heyeti -adetleri 1150’ye baliğ –bütün mezunin-i mülkiyenin, ferden ferden arzularını, emellerini tetkike, tahkike muvaffak olamaz, herkesi her istediği memuriyete geçiremez. İçimizden birinin hali, şanı, iktidarı ekseriyet âzânın malumu olunca o zâtın derece-i iktidarıyla mütenasip bir hizmete tayinine delâlet olunuyor.”
Ali Seydi, MMİTC’nin üstlendiği görevleri bu yazıda şöyle özetledi: Aylık 10 kuruş karşılığında, ona her ay posta ücretiyle birlikte 4 kuruşa mâl olan Mülkiye dergisi gönderiyor, Kulüp vasıtasıyla yazdığı mektupları ve dilekçeleri yerlerine ulaştırıyor, gerektiğinde talepleri takip ediyor, İstanbul’a geldiğinde arkadaşları ile hasbihal için yer sağlıyor. Bütün bunlar 10 kuruş aylık ile olurken, “o zat kaymakam ise mutasarrıf, mutasarrıf ise vali nasbedilmesine adem-i delaletten dolayı şu hisse-i ianeyi vermekten istinkaf ediyor.”
B) İKİNCİ GENEL KURUL
1326 senesi 16 Nisanında (29 Nisan 1910) genel kurulun toplanması için duyuru yapıldı. Yönetim Kurulu için gönderilecek oy pusulaları için çağrı yapılırken, eski yönetim kurulundan ayrılanların ve oylamaya ışık tutması açısından da İstanbul’da bulunan mezunların listesi yayımlandı. Tüzük hükümlerine göre, 20 üyeli yönetim kurulunun kura ile belirlenen 10 tanesi göreve devam edecek olup kalan 10 üyelik için oy kullanılacaktır. Üyelerin oy verirken dikkate almaları amacıyla seçilmelerine rağmen görevden ayrılanlar ile ilgili de bilgi verildi.
Üyelikleri kura sonucu devam edecek olan 10 üye:
Şevki Bey Meclis-i maarif azası
Süleyman Fehmi Bey Dahiliye Muhaberat dördüncü şube müdürü
Satı Bey Dar-ül Muallimin Müdürü
Ali Seydi Bey Mülkiye Müfettişi
Hamid Bey Maliye Duyun-u Umumiye Şubesi Müdürü
Ahmet İhsan Bey Servet-i Fünun gazetesi sahibi imtiyazı
Efdal Bey Dâhiliye Muhaberat Üçüncü Şube Müdürü
Naim Bey Maliye Ser veznedarı
Ali Reşat Bey İstanbul vilayeti Maarif Müdürü
Cevdet Bey Maarif Muhasebecisi
Geçen sene içinde yönetim kuruluna seçilen veya yedekten davet edildiği halde işlerin yoğunluğu gibi sebeplerle bu görevden istifa eden üyelerin listesi
Mihran E. Muhasebe-i Umumiye-i maliye Müdür-i Umumisi
Sırrı Bey Rüsumat Müdür-i Umumisi
Emrah E. Maarif Nazırı
Cavit Bey Maliye Nazırı
Reşat Bey Maliye Müsteşarı
Sait Bey Meclis-i Maarif Reisi
Tevfik Bey Şura-i Devlet azasından
Şemsettin Bey Evkaf Nazır-ı esbakı
Nail Bey Maarif Nazır-ı sabıkı
Şerif Paşa İstanbul Vali-i sabıkı
Naim Bey Mekteb-i Rüştiye Müdürü
Rıfat Paşa Hariciye Nazırı
Müfit Bey Mebus
Lütfi Bey Mebus
Cahit Bey Mebus
Arif Bey Kurne-i sabıkadan
Müştak Bey Meclis-i Ayan Başkatibi
Haşim Bey Maliye Emlak Şubesi Müdürü
Mavro Kordato E. Orman ve Maadin ve Ziraat Nazırı
Dernek genel kurulu duyurulandan iki hafta sonra 30 Nisan 1326 (13 Mayıs 1910) Cuma günü artık İstanbul İdadisi’nin bulunduğu eski Mülkiye Mektebi binasında toplandı. Başkan Nurettin Bey, bir açılış konuşmasında boşalmalardan dolayı yönetim kurulu tarafından başkan seçildiğini hatırlattı. Nurettin Bey cemiyetin “Mülkiye ailesi” arasındaki bağları sağlamada başarılı olduğunu, siyaset ve fikir hayatında rakip durumdaki mülkiyelilerin bile bu noktada bulunduğunu ifade etti. Bundan sonra geçen genel kuruldan beri yönetim kurulunda üye ve şimdi ikinci başkan olarak görev yapan Rıfkı Bey söz aldı.
Rıfkı Bey, geçen bir yıl içinde dernek yönetiminin yaşadığı zorluklar üzerinde durdu. Bunların başında yönetim kurulunun toplanamayışı yer almaktaydı. Kişiler, derneğe yeterli zaman ayıramamakta ve işleriyle meşgul olmak zorunluluğu çoğunu bağlamaktaydı. Bir de bu sene içerisinde yaşanan 31 Mart Olayı sırasındaki terör ortamı, derneğin de işleyişini aksatmıştı. Ayrıca neredeyse hepsi memur olan üyelerin yeni görevlere atanmaları da başka bir sebepti. Bu yüzden birçok yönetim kurulu üyeliği boşalmış ve yerine yedeklerden seçim yapılmıştır. Bu cümleden olarak 1. başkan Sırrı Bey ve 2. Başkan Celal Bey görevden ayrılınca yerlerine Şerif Paşa ve Rıfkı Bey görevlendirildi. Aylar süren aralıklarla yönetim kurulu ancak karar alacak çoğunlukla toplanabiliyordu. Bu arada Mihran Efendi Muhasebecilikten, Şerif Paşa 1. başkanlıktan istifa ettiler. Nurettin Bey 1. başkanlığa, İhsan Bey muhasebeciliğe seçildi. Bu arada derneğin çalışanı durumundaki Halim Bey de istifa edince muhasebe defterleri bile tutulamaz hale geldi.
Bu dönemde yönetim kurulu, devam edemeyen üyelerin yerine yedeklerden üye davet etmeye başlayınca bir ölçüde toplanabilir hale geldi. Ancak bu aşamada da dernek üyelerinin aidatlarını düzenli ödememeleri yüzünden yaşanan malî darlıklar nedeniyle dernek yönetimi çalışamaz durumdaydı. Diğer yandan çıkartılan derginin satışı ve yayınlanması için üyelerden gönderilmesi beklenen yazıların azlığı da başka bir sıkıntıydı.
Bu dönemde Mekteb-i Mülkiye Mezunları İttihat ve Teavün Cemiyeti gibi birçok derneğin varlığını devam ettiremeyip kapanmasına tanık olunduğunu belirten Rıfkı Bey, mülkiyelilerin bu duruma düşmeyeceklerine inandığını ifade ederek, kapanma riskini ortaya koydu.
Bu genel kurulda, derneğin işleyişini kolaylaştıracağı düşüncesiyle yönetim kurulunun üye sayısını 20’den 12’ye düşürmeyi ve Mekteb-i Mülkiye müdürünü yönetim kurulunun tabii üyesi kabul edilmesini de içeren bir tüzük değişikliği kabul edildi. Dernek kulüp binasının herkesin daha kolayca gidebileceği Beyoğlu’na taşınması hususunda yeni yönetim kuruluna yetki verildi. Yeni tüzük hükümlerine göre, yapılan seçimlerde yenilenecek 10 üye yerine sadece 2 yeni üyenin seçilmesi söz konusuydu. Geçen seneden devam edecek 10 üye arasında bulunan Ali Seydi, Satı, Ahmet İhsan Beyler istifa ettiler ve böylece bu seçimlerde alınan oylara göre yeni 5 üyenin yönetime girmesine imkân sağladılar. Bu genel kurulda yönetim kurulu üyeliklerine Nurettin Bey (Şurayı Devlet Mülkiye Dairesi Reis-i Sanisi), Rıfkı Bey (Ziraat Bankası Müdür-i Sanisi), Hemayak Efendi (Dava vekili), İsmail Hakkı Bey (Evkaf Nezareti tahrirat müdürü) ve Sami Bey (Meclis-i Maarif Azası) seçildiler.
Yönetim kurulu toplantısında Nurettin Bey 1. başkan, Rıfkı Bey 2. başkan, Cevdet Bey muhasebeci, İsmail Hakkı Bey kâtib-i umumi seçildiler. Bu genel kurul, toplantıdan önceki yönetim kurulunu çok değiştirmediği gibi, yürütme kurulu da neredeyse boşlukları tamamlanarak korunmuş oldu.
Ancak Nurettin Bey, Beyrut Valisi olarak atandığı için görevi bıraktı. İkinci başkan Rıfkı Bey’in de kısa bir süre sonra istifası üzerine, yönetim kurulu yeniden görev dağılımı yapmak ve yeni listeyi dergide yayımlayarak üyelere bildirmek gereği duydu. Buna göre Maarif Nezareti tedrisat-ı iptidai müdürü Şevki Bey 1. başkanlığa, Divan-ı muhasebat azasından Hasan Tahsin Bey 2. başkanlığa getirildi. Bu görev değişikliklerinin duyurulduğu yazıda, aidatların ödenmemesi tekrar dile getirilerek özellikle taşradaki üyeler titizliğe davet edildi. Hattâ bunu özendirmek için Manisa Bimarhanesinde yoksulluk ve perişanlık içindeki mezunlardan Denizlili Mehmet Ali Efendinin İstanbul’a getirtilip tedaviye başlandığından haber verildi.
Aynı bülten, “kulübümüzün idame-i mevcudiyetine medar olacak hâsılatın temini ve Mülkiye ailesi efradı arasında revabıt-ı ictimaiye ve uhuvvetkâranenin teyidi maksadıyla” 1 Teşrinisani 1326 (14 Kasım 1910) Pazartesi günü Beyoğlu’nda Varyete Tiyatrosu’nda düzenlenen müsamerenin de ayrıntılı hesap cetvelini ve o yıla ait Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim aylarının mizanını yayımladı.
C) ÜÇÜNCÜ GENEL KURUL: OLAĞANÜSTÜ TOPLANTI
İkinci genel kuruldan 8 ay sonra, 31 Kânunuevvel 1326 (13 Ocak 1911) tarihinde derneğin genel kurulu yeniden toplandı. Bu toplantı olağanüstü nitelikteydi. Yönetim kurulu adına birinci başkan Şevki Bey tarafından genel kurula bir öneri listesi sunuldu. Burada öncelikle 30 Nisan 1326 (13 Mayıs 1910) tarihinde toplanan II. genel kurulda seçilen yönetimin çeşitli sebeplerle görevden çekilmesi sonucu 4 ay evvel göreve başlayan mevcut yönetim kurulunun üzerine düşen işleri yapmakta yaşadığı zorlukları, özellikle malî sıkıntıyı ifade etti. Bunu ortaya koyabilmek için dernek üyelerinin sayısını ve aidat ödenme oranını bir tablo ile sundu:
Senesinde
[Rûmî]
Mikdâr-ı aza
Muntazam hisse-i iştira-kini veren
Kısmen veren
Hiç vermeyen
Hasılat-ı vasati-i şehri[Kuruş]
1324
828
528
30
270
7280
1325
838
300
150
387
5350
1326
840
150
85
505
4200
Dernek genel kurulu, yönetim kurulunu Beyoğlu’nda bir yer tutulmasıyla görevlendirmişti. Başkanın verdiği bilgiye göre şimdiki binanın sahibi de senelik 240 Kuruş kirâ ya da tahliye istemekteydi. Beyoğlu’nda tutulacak bir binanın da zorunlu giderlerle birlikte aylık 90 lirayı geçeceği anlaşılınca, bu meblağın mevcut gelirler ile karşılanamayacağının açık olması nedeniyle konuyu genel kurula sunma ihtiyacı duymuşlardı.
Yönetim kurulunun önerileri;
Kulüp binasının Beyoğlu’na nakli için gerekli ilk masraf olan 350 liranın defaten temini amacıyla bütün mezunların güçleri oranında yardım yapmasının sağlanması,
Derneğin sürekli zorunlu giderlerinin karşılanması konusunda yönetim kurulunun zorda bırakılmaması ve mülkiye ailesinin haysiyetinin zedelenmemesi amacıyla, üyelerin şahsen taahhüt altına girmeleri,
Sürekli masrafları karşılamak üzere, üyelerin ödedikleri asgari 10 ve azami 100 kuruş olan aidat meblağının her üyenin kendi maaşının % 1’inden eksik ise bu orana yükseltilmesi, maaşlı olmayan üyelerin de güçleri ölçüsünde aidatlarını yükseltmeleri ve “hisse-i mukarrerin talep vukuuna mahal verilmeyerek muntazaman tesviye ve itası”,
Yönetim kurulu üyelerinin resmî görevleri dolayısıyla kulüp işleriyle yeterince meşgul olamadıkları için, yine mezunlardan uygun bir kişinin yönetim kuruluna karşı sorumlu olmak üzere aylık 1000 kuruş ücretle Kulüp Müdürü olarak görevlendirilmesi ve bunun nizamnameye yazılması,
Yönetim kurulu üyelerinin üstlendikleri görevin sorumluluğunu da taşımalarını sağlamak amacıyla senet ve sözleşmelerin hepsi tarafından imzalanması esasının kabulü,
“Mezunin-i Mülkiye İttidad ve Teavün Cemiyetinin mevcudiyetini erae eden (görünür kılan) Mülkiye Mecmuasının muharrirleri umum mezunin-i mülkiye olduğu halde adedi mahdud ve himmetleri meşkur birkaç refikimizden maadası şimdiye kadar ufak bir makale bile yazmadıkları cihetle mecmuanın ikmal-i nevakısı için bazen ve hattâ son zamanlarda ekseren müşkülata tesadüf olunduğundan hem tenevvü-i münderecatı hem de daha suhuletle temin-i intişarı için ya forması mikdarının taklili veya iki ayda bir neşri hususunda Ali Reşat Beyefendi biraderimiz tarafından izah edilecek mevad hakkında bir karar-ı kat’i ittihazı”.
Öneri listesini okuduktan sonra Başkan, yönetim kurulu adına bir tehdit anlamında şu sözlerle konuşmasını bitirdi: “Şerait-i ma’dude hakkında rüfeka-yı muhtereme tarafından bir karar-ı kat’i verilerek cemiyetimizin bundan sonra da muhafaza-i mevcudiyetine dair ittihaz-ı tedabir edilmediği takdirde ba’dezin daimi mesuliyet-i taahhüdat altına girmesi mümkün olmayacak olan heyet-i idare-i hazıranın kabul-ü istifasıyle hemen yeniden bir heyet-i idare teşkili”.
Bu öneriler üzerine tartışmaya başlandı. 1. maddeyle ilgili olarak, toplantıda bulunanlar 3914 kuruşu topladılar. Ayrıca birikmiş aidatların tahsil edilerek bu amaçla kullanılması kararlaştırıldı. Bakayanın tahsili için bir heyet oluşturuldu. Rüsumat müdür-i umumisi Sırrı Bey, Ziraat Bankası müdür-i umumisi Şevket bey, Maariften Sait ve Musa ile Hamid Beylerden oluşan komisyon ilk olarak bir “iane defteri” oluşturarak toplantıdaki yardımı topladı. 2. ve 3. maddelerin görüşülmesi sırasında İstanbul’da olanlar ile taşrada olanlar arasında aidat oranı farklılaşmasının korunması önerildi. Dördüncü madde konusunda İzmit Mebusu Müfit Beyin görüşü kabul gördü ve yönetim kurulu üyesi Memduh Bey müfettiş olarak belirlendi, Mülkiye mezunu olmayan bir müdürün en fazla bin kuruş aylıkla görevlendirilmesi kabul edildi. Beşinci maddede, eskiden olduğu gibi davranılması yolunda karara bağlandı.
Son madde olan dergi konusuna gelince, dergi idare kurulu başkanı Ali Reşat Bey, bu ay yayımlanacak makale bulunmadığından derginin basılamayacağını ve dergi için yazı yazma konusunda mezunların destek vermediğini söyledi.
Toplantıda; yazı kurulunun genişletilmesi, derginin üyelere ücretli gönderilmesi ile elde edilecek meblağ ile görevli bir yazı kurulu oluşturulması, abone bedellerinden toplanacak paranın yazarlara makale başına bir ücret verilmesi, yazı kurulunun altı ayda bir yenilenmesi, derginin içeriğinin ıslah edilmesiyle daha çok satılmasının sağlanarak ve bu yolla da masraflarını karşılayabilir hale kavuşturulması önerileri getirildi.
Derginin ebatıyla ya da forma sayısıyla oynanmasına karşı çıkıldı. Sonunda derginin eskiden olduğu gibi ayda bir yayınlanması, abone bedeli alınarak yazarlara ücret ödenmesi ve yazı kurulunun genişletilmesine karar verdiler. Taşradaki üyelerin abone ücreti ödememesi, mülkiye öğrencilerinin masraflar kadar abone ücreti vermesi ama diğer darülfünun talebelerine indirim yapılmaması kararlaştırıldı.
Dernek yönetim kurulunun, önerilerimiz kabul edilmezse istifa ederiz, yolundaki tehditlerini uygulama gereği kalmamış olmalı ki bu toplantıda yönetim kurulu seçimi yapılmadı.
Bu kararlar, tutanak özetlerinin yer aldığı bültenin de bulunduğu 25. sayıda kendisini gösterdi. Derginin kapağında da yer alan heyet-i idarenin listesi 25. sayıdan itibaren değişti. Bu değişikliğe kadar derginin idare heyeti; Ali Reşat, Hasan Tahsin, Ali Seydi ve Memduh Beylerden oluşuyordu. Yeni liste, dergideki yazılış sırasına göre, Yahya Sezai Bey, İsmail Müştak Bey, Hayrettin Bey, Ahmet Zühtü Bey, Ali Seydi Bey, Memduh Bey, Hasan Tahsin Bey, Ali Reşat Bey şeklini aldı. Gene kapakta “Heyet-i Tahririye: Umum mezunin-i mülkiye” ibaresi korundu.
Derginin ikinci yılı tamamlandıktan sonraki 25. sayısından itibaren derginin sayfa numaralandırma düzeni de değiştirildi ve her sayıda baştan başlanması yerine sayfa numaralarının devamı yolu seçildi. Bu konuda bir açıklama yapılmıyorsa da, her sayı yerine her cilt için numaranın baştan başlatılması istenmiş olmalıdır. Bunu sadece tahmin olarak söyleyebiliriz, çünkü derginin bundan sonra sadece 6 sayısı görülebilmiştir. Bu sayıda, Mülkiye talebelerinin ödevlerine de yer verilmeye başlandığı söylenerek son sınıflardan Mehmet Emin Efendi’nin “Boğazların Hal-i Hazırı” başlıklı yazısı da yayımlandı.
25. sayının ilk sayfasında imzasız ama heyet-i idare adına yazıldığı görülen bir “İfade” başlıklı açıklama yer almaktadır. Burada, derginin daha “nefis” bir şekle ve içeriğe kavuşabilmesi için sürekli yazı kuruluna katılmayı “lütfen” kabul eden Yahya Sezai, İsmail Müştak, Ahmet Zühtü, İsmail Hakkı, Hayrettin Beylerin adları anılıyor ve bütün mülkiyelilerin yazı kurulunda yer aldığı hatırlatılıyor. Eğer mezunlar taahhüt ettikleri gibi yazıları ile katılacak olurlarsa, heyet-i tahririyede adlarının anılması vaad ediliyor.
Aynı sayıda bu açıklamadan sonra 4 sayfalık bir yazı yer alıyor ki, yeni yazarlardan Yahya Sezai Bey imzasını ve “Bir Hitap” başlığını taşımaktadır. Bu yazı, derneğin son genel kurulunda dergi ile ilgili olarak durumunun düzeltilmesi gerekliliğinin tartışıldığını hatırlatarak başlıyor ve bu tartışmalar sırasında “bu risalenin mezunin-i mülkiyenin mahsul-ü irfan ve ikdamı olmak meziyetinden şimdilik âri olduğu” söylendiğini belirtir. Yazar da bu düşünceye katıldığını “bunu cümlemiz itiraf etmeli ve çare-i ıslahına çalışmalıyız” diyerek ifade eder. Bu çerçevede önerileri olduğunu ve bunu arkadaşların görüşlerine açmak için yazdığını söyleyerek konuya giriş yapar.
Dergi ile ilgili iki öneri getiren Yahya Sezai Bey, öncelikle Osmanlı toplumunda bir ahlâki çöküşün varlığını ve bunun aile terbiyesindeki eksiklikten kaynaklandığını ifade ederek, bu eksikliğin giderilmesi amacıyla kızların mekteplerden yetiştirilmesinin kısa zamanda mümkün olmadığı gerçeğinden yola çıkarak annelere ve anne adayı olan kızlara dönük bir çeşit yaygın eğitim modeli öne sürmektedir. Bu model, derginin eki olarak bir program çerçevesinde hazırlanacak konuların her ay kaymakam, mutasarrıf ve valiler aracılığıyla konferans ya da vaaz şeklinde bulundukları yerlerdeki insanlara anlatılmasının sağlanmasını öngörmektedir. Diğer bir öneri de, yine mülki amirler üzerinden yürüyecek yıllık bir yayın ile ilgilidir. Buna göre, her kaymakam, mutasarrıf ve valinin altı ya da oniki ayda bir görev mahallinin coğrafi, toplumsal, ekonomik ve kültürel durumu hakkında bilgiler ve yaptığı, planladığı ve yapamasa da gerekli gördüğü işleri içeren birer rapor göndermesi; bu raporların salname halinde yayınlanarak kaza, liva ve vilâyetlere dağıtılması yoluyla da, görev değişikliği sonrasında bilgi birikiminin yeni mülki amire aktarılması imkânının sağlanmasına aracılık edilmesidir. Bu görevlerdeki kişilerin yakın bir gelecekte bütünüyle Mülkiye mezunlarından olacağını da düşünen yazar, bu vazifenin mezunlar derneğine düştüğünü ileri sürer. Bu iki etkinlik yoluyla hem dernek amacına bir hizmet daha eklemiş olacaktır, hem de dergi benzerlerinden ayrılmış olacaktır.
Ali Reşat Bey’in olağanüstü genel kurulda dediği çıkarak derginin 26. sayısı yazı eksikliği nedeniyle iki aylık olarak yayımlandı. Mart-Nisan 1327 (1911) aylarını kapsayan 26. sayıda yeni yazı kurulu üyelerinden Yahya Sezai Beyin bir makalesi de yer aldı. Bu sayıdaki başka bir yazı ise, taşradan gönderilmişti. 1326 mezunlarından olan Kosova Vilayeti Maiyet Memuru Ahmet Kemal Bey, “Mülkiyelilere” başlıklı yazısında derneğin gündemindeki sorunlarını ikiye ayırarak, kulüple ilgili olanları İstanbul’da bulunanlara bıraktığını belirtip dergiye ilişkin görüşlerini dile getirir. Ona göre, dergi memleketin her bir köşesinden gönderilecek bilgi ve raporlara açık olmalı, hattâ sadece onları kabul edeceğini ilân etmeliydi. Öncelikle bu yolla derginin yazı yoksulluğu ortadan kalkacaktı. Çünkü memuriyet hayatına giren mezunların felsefi ve teorik konularda makaleler yazmalarını beklemek boşunaydı. Diğer yandan herkes memleketin çeşitli yerleri, oraların ahalisi, adetleri ve yaşayışları hakkında bilgi sahibi olurken oraları daha çok sevip benimseyecekti. Bu sevgi ve bilgi özellikle mülkiye memurlarının görevlendirildikleri yere giderken, oraları kanaatine güvenecekleri bir arkadaşlarının değerlendirmeleri ile tanımalarına ve görevlerinde de başarıya dayanak sağlayacaktı.

D) DÖRDÜNCÜ GENEL KURUL

Dernek yeni taşındığı Beyoğlu’ndaki yerinde 14 Nisan 1327 (27 Nisan 1911) günü dördüncü genel kurulunu topladı. Toplantı birinci başkanının konuşmasıyla başladı.
Başkan konuşmasında toplanan olağanüstü genel kurulun oluşturduğu iki komisyonun da görevlerini yapmakta âciz kaldığını ifade etti. Birinci komisyon, Beyoğlu’na taşınmak için gerekecek 350 liralık nakit parayı tedarik etmek üzere oluşturulmuştu. Komisyonun geçen 3 ayın sonunda 5200 kuruşluk bir yardım toplayabildiğini ifade eden Başkan, derginin ıslahı ile ilgili oluşturulan diğer komisyonun çalışmalarının sonunda ise derginin Mart ayında eski halinde bile yayımlanamadığını söyledi. Mevcut yönetim kurulunun taşınma işini tamamlayarak hem üyeler tarafından istenen hem de Mülkiyelilere daha lâyık bir kulüp oluşturulduğunu, ancak bunun 3 senelik bir çabadan sonra gerçekleşmesinden dolayı övünülecek bir yanı olmadığını söyledi. Genel kurul, derneğin üyelerce verilmeyen aidatların tahsili ve bundan sonra düzenli ödenmesi için gerekli tedbirlerle birlikte, mülkiyelilerin ilmî düzeyine yakışan bir derginin sürdürülmesi için tutulması gereken yollar hakkında öneriler geliştirmesi gerektiğini hatırlattı. Tüzük gereği görev süreleri dolan üyelerin yerine yenileri yönetim kuruluna seçileceğini belirten başkan, yapılacak seçimlere ilişkin olarak hem dernek işlerinde tecrübeli hem de meşguliyetleri buna uygun olan kişilerin yönetime seçilmesini tavsiye ederek sözlerini bitirdi.
Genel kurulda 1325 yılı kesin hesabı, muhasebe kayıtları ve evrakları ile izah edilemeyen hesap açıkları görevdeki arkadaşlarının iyi niyetine bağlanarak onandı. Aidatların ödenmesinin düzene koyulması amacıyla; İstanbul’daki dairelerde üçer mülkiyeliden oluşacak komisyonlar ile o dairelerdeki üyelerin aidatlarını ödemelerinin takip edilmesi, vilâyetlerde ise mülkiyeli vali bulunan yerlerde onun, değilse başka bir mülkiyeli üyenin bu işe görevlendirilmesiyle birikmiş aidat borçlarının peşin ya da taksitler halinde ödenmesinin sağlanması; bundan sonraki aidatların da aksatılmadan gönderilmesinin sağlanması karara bağlandı.
Mayıs 1327 tarihli 27. sayının eki durumundaki bültende genel kurul görüşmelerine bu kadar yer verilerek geçen aylara ait mizanlar ve hesap cetvelleri yayımlandı. Bundan önceki ve sonraki ekler birden başlayan sayfa numaraları ile dergiden ayrılmışken bu bültende dikkat çeken şey, asıl derginin sayfa numaralarını izleyen şekilde numaralanmasıdır. Haziran 1327 tarihli sayıda sayfa numarası geçen sayıda bülten için kullanılanlar tekrarlanarak ana derginin sayfa numaralarını takip edecek şekilde verilmiştir.
Bu genel kurulun seçim sonuçları, bir sonraki ayda yayımlanan bültenle duyuruldu. Tüzük gereği görev süreleri dolan Tedrisat-ı İptidaiye Müdürü Şevki, Maarif Muhasebat Müdürü Cevdet, Maarif Nezareti Müfettişlerinden Memduh, Dahiliye Nezareti Tahrirat Şubesi Müdürlerinden Efdal, İstanbul Maarif Müdürü Ali Reşat ve Evkaf Nezareti Tahrirat Müdürü İsmail Hakkı Beylerin yerine yeni üyeler için seçim yapıldı. En çok oy alan Ziraat Bankası Müdir-i sânisi Rıfkı Bey 48 oyla ve diğerleri daha az oylarla seçildi. Hâlbuki derneğin kuruluşu amacıyla yapılan ilk toplantıda bile oyların 250’den aşağı doğru sıralandığı düşünülürse, toplantıya katılımın ne ölçüde düştüğü ortaya çıkmaktadır. İlk toplantıda yedek üyelerin sonuncusu 41 oy almışken, dördüncü genel kurul oylamasında 48 oy alan listenin başına geçebilmiştir.
Yeni yönetim kurulu 17 Nisan 1327 (30 Nisan 1911) günü toplanarak kendi arasında görev dağılımı yaptı. Buna göre birinci başkanlığa İsmail hakkı Bey, ikinci başkanlığa Hasan Tahsin Bey, Muhasebeciliğe Selahattin Bey, Genel Sekreterliğe Yahya Sezai Bey getirildiler. Diğer üyeler Rıfkı Bey, Keseryan Efendi, Şevki Bey, Efdalettin Bey, Maksud Neşan Efendi, Hamayak Efendi, Sami Bey, Nail Bey ve tabii üye Rakım Bey şeklindedir.
Dernek adına yapılan başka bir duyuruda da, “risaleye derc edilecek makalât için bu nüshadan itibaren sahife başına şimdilik on kuruş itası meclis-i idarece tekarrür etmiş olduğu ilân olunur” denilmektedir.
CAVİD BEY ŞEREFİNE ZİYAFET
Mayıs 1327 tarihli 27. sayıda derneğin verdiği bir ziyafet ile ilgili haber yer almaktadır. Bu ziyafet Maliye Nezaretinden çekilen Cavit Bey onuruna düzenlenmişti. 6 Mayıs 1327 (19 Mayıs 1911) Cuma günü verilen ziyafet birinci başkan İsmail Hakkı Bey’in konuşmasıyla başladı. Ardından Sadrazam Hakkı Paşa konuştu: Cavit Bey ile Mülkiye ve İttihat ve Terakki Cemiyeti ailelerinde ortaklıklarının olduğunu, kendisinin görevden ayrılmasından üzüntü duyduğunu söyledi ve başarılarını övdü. Boşalan Maliye Nezaretini kabul eden Nail Bey’in de bir Mülkiyeli olmasını kendisi de Mülkiye mezunu olan Sadrazam övünçle ifade etti. Cavit Bey de bir konuşma yaparak siyasette gelmek kadar çekilmeyi bilmenin de önemini vurguladı. Bürokratlar için ise, aslolanın görevini yapmak olduğunu belirterek çoğunluğu memur olan mülkiyelilere parti çekişmelerinin dışında kalmalarını tavsiye etti. Nazırların siyaseten gelip gideceklerini ama memurların işlerini hakkıyla yapmaya devam edeceklerini söyleyerek, Nail Bey ve Sadrazam Hakkı Paşa hakkında övgü dolu sözler söyledi.
Bu toplantıda Mülkiye ailesi vurgusu çok kuvvetliydi. Sadrazam ile eski ve yeni bakanların konuşmalarında özellikle parti siyasetini dışarıda tuttuklarını ifade ederek siyasetin bu sofrada işinin olmadığını belirtmeleri dikkat çekiciydi. Diğer bir husus da, mülkiyelilerin göreve gelen mülkiyeli yeni Maliye Nazırı Nail Bey için değil de, görevden ayrılan Cavit Bey için böyle bir yemek düzenlemeleri de önemli bir ayrıntı durumundadır.
MEZUNLARIN KABUL RESMİ
5 Ağustos 1327 (18 Ağustos 1911) Cuma günü Mülkiye Mezunları İttihat ve Teavün Cemiyetinde bir kabul resmi gerçekleştirildi. Bu tören, okuldan yeni mezun olan 180 mülkiyelinin hem derneğe üyeliklerinin kabulü, hem de bu seneki okul birincisine ödül vermek amacıyla düzenlenmişti. Karşılıklı nutuklarda yeni ve eski mezunların birbirleri hakkında söyledikleri ve Mülkiyenin bir aile olduğu, bütün mezunların büyük ve küçük kardeşler olduğu vurgusu öne çıktı. Bu toplantıya da damgasını vuran konu, derneğin varlığını sürdürmesinin önemi idi.
1- YAYINLARI
a. Mülkiye Dergisi
A. Derginin Biçimsel Özellikleri
Ayda bir yayımlanan derginin her sayısı kapak hariç 64 sayfadan oluşmaktadır.
Kapak sayfasında en üstte derginin numarası fiyatı, tarihi yer almaktadır.
Derginin adının yer aldığı 2. sıranın sağ tarafında imtiyaz sahibi ve müdürün adı (Sahib-i imtiyazı ve müdürü: Mekteb-i Mülkiye mezunlarından İstanbul Vilayeti Maarif Müdürü Ali Reşat), sol tarafında iki satır halinde “heyet-i tahririye – umum mezunin-i mülkiye” ibaresi ve devamında yönetim kurulu listesi yer alır.
Üçüncü sırada “Mekteb-i Mülkiye Mezunları İttihat ve Teavün Cemiyeti tarafından her ay ibtidasında neşrolunur mecmuadır” ifadesi vardır.
Dördüncü sırada; yıllık abone ücretini bildiren cümle vardır.
Beşinci sırada, bir çerçeve içinde “Münderecat” bölümünde o sayıdaki bütün yazılar ve yazarlarının listesi yer almaktadır.
Son sırada “İstanbul–Matbaa-i Kader/Dersaadette Sultan hamamında Mola Taşında Numara 16” ibaresinden sonra son satırda basıldığı yıl belirtilir. Derginin birinci sayısı Matbaa-i Ahmet İhsan ve ikinci sayısı Artin Asadoryan Matbaası tarafından basılmıştır. Üçüncü sayıdan itibaren Matbaa-i Kader basmıştır.
Bu derginin künyesinde yazı kurulu olarak da “umum mezunin” kaydı yer almıştır. Bu yaklaşımıyla bile, Mülkiye mezunları bir bütün olarak hürriyet idealine bağlılıklarını vurgulamaktadır.
B. Dergide İncelenen Konulara Toplu Bakış
Mülkiye dergisi, sadece Mülkiyelilerin yazdığı bir yayın organı olma kararını özenle uygulamıştır. Yazıların tamamına yakını telif olup bir kısmı dernek üyelerini yakından ilgilendiren mevzuata ve onların gerekçelerini içeren önergeler ve daha az bir kısmı da tercümedir.
Derginin ilk sayısında, okul müdürü Celal Bey tarafından Mülkiye Eğitim Tarihi denilebilecek bir özet sunulur. Bu yazıda, Abdülhamit döneminde nasıl mağduriyetler ve baskılar yaşandığı anlatıldıktan sonra okulun açılışından o güne kadar ders programlarında yapılan değişiklikler sınıf sınıf sayılarak anlatılır. Meşrutiyetin ardından programların Paris Mekteb-i Siyasî ders planına yaklaştırıldığı belirtilir.
Söz konusu yayın ayrıntılı olarak incelenmeye değer niteliktedir. Dergide yer alan yazıların genel olarak bütünüyle sosyal bilimlere, özel olarak siyasal bilimlere odaklandığı görülmekle beraber, birinci sayının ilk sayfalarında yer alan “Mesleğimiz” başlıklı ve “heyet-i tahririye” imzalı yazı bir bildiri mahiyetindedir. Onun dışında, Osmanlı’nın “ittihadı” ve mülki idare amirlerinin sorunları, genel olarak idare hukuku, karşılaştırmalı siyasî kurumlar konularında makaleler, özellikle Efdalettin Bey imzalı Osmanlı tarihine ilişkin dizi yazılar, iktisat tarihi ve Bedii Nuri tarafından kaleme alınmış sosyolojik incelemeler dikkat çekicidir.
Ülke içinde özellikle farklılık gösteren bölgeler ve ahalisi hakkında dergide çeşitli yazılar yayımlanmıştır. Dergide en çok imzası bulunan yazarlardan birisi olan Abdulgani Sena yazılarında Yemen konusu çokça ele alınmıştır. Muş Mutasarrıfı Ahmet Macit’in ve Erzincan Mutasarrıfı Şefik’in yazılarında Kürtlerin ve bölgenin durumuna ilişkin bilgiler verilmektedir. Ayrıca Girit, Beyrut, Adana, “Makamât-ı Mukaddese” ve Bulgaristan hakkında makaleler yayımlanmıştır.
Derginin 30 sayısı içinde Farabi’nin “Kitab-ül Siyase”sinin çevirisi üç parça halinde yayınlanır. Bunun dışında çeviri yazı yayınlanmadı. Ayrıca “Encümen-i Mahsus Tarafından Tadilen Tanzim Olunan İdare-i Vilayat Kanunu Layihasıyla Esbab-ı Mucibe Layihası (Esbab-ı Mucibe)”, “Mülkiye Müfettişleri Talimatı” ve “Vilayat Kanunu” gibi metinler de dergide yer aldı.
SALNAME
Derneğin talimatnamesinin 36. maddesi gereğince, her sene Temmuzun 11’inde;
derneğin talimatnamesini,
dernek üyelerinin mezuniyet yılına göre isim ve adreslerini,
bütün mezunların harf sırasına göre mezuniyet yılı, isim ve adreslerini,
denetim kurulu tarafından geçen yılın işlemlerine ve hesaplarına ilişkin genel kurula sunulan raporu,
genel kurul toplantı tutanaklarını,
üyeler tarafından kaleme alınıp yönetim kurulunca uygun görülen makaleleri
ve son olarak geçen bir yıl zarfında siyasî ve edebî bilimler alanında yayınlanmış Türkçe eserler hakkında özet bilgiyi içerecek bir salnamenin yayınlanması gerekmektedir.
Tüzükte yer almasına karşın bu yıllığın yayınlandığına dair bir bilgi 3 yıllık dönem içerisinde üyelere duyurulmadığı gibi, salnamede yer almak üzere bilgi istendiği de görülmedi. Aksine, Haziran 1325 tarihli sayıya ek olan bültende, Salnameyi hazırlamakla görevli arkadaşların bazılarının memuriyetle İstanbul’dan ayrılmaları ve üzücü irticai olayların etkisiyle salnamenin hazırlanamadığı, şimdi bu görevin dergi yazı kuruluna verildiği bildirilmektedir.
İncelenen son sayı olan 30. sayıya ek durumundaki derneğin yeni taşındığı dairenin adresini de bildiren bültende, üyelerin ad, mezuniyet yılı, okul numarası ve görevini derneğin bu adresine bildirilmesi, derginin ve diğer yazışmaların gönderilmesinde aksaklık olmaması için listelerin güncellenmesi amacıyla isteniyor. Bu durumda, Salnamenin yayımlanmadığını söylemek durumundayız.
Salname konusunda, salnamenin yayımlandığını görülmemişse de, yayımlanması için belirtilen tarih dikkate değerdir. Mülkiyeliler, hürriyet düşüncesine verdikleri değeri ve onun Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde yürürlük kazandığı 11 Temmuz gününe yükledikleri simgesel anlamı ortaya koymaktadır.
SONUÇ
Mülkiyeliler, meşrutiyetin ikinci kere ilân edilmesinin hemen ardından, anayasal düzen çerçevesinde tanınan toplantı, dernek ve söz hürriyetini kullanmak, hattâ bu hürriyetlerin uygulamada örneklerini sergileyerek topluma öncülük etmek düşünce ve gayreti ile bir araya gelmişlerdi. Bu buluşmanın ürünü olarak Mekteb-i Mülkiye mezunları İttihat ve Teavün Cemiyeti kurulmuştu.
Mekteb-i Mülkiye mezunları İttihat ve Teavün Cemiyeti, sergilediği tavır ve yayınları ile hürriyetlerin toplumda benimsenmesi ve yaygınlaşması için önemsenmesi gereken çabalar harcamıştır. Özellikle cemiyetin faaliyetleri ve hesapları ile ilgili saydamlık, kararlara azami katılımı sağlamaya dönük uygulamalar ve dernek yönetimindeki değişikliklere rağmen takip edilmeye devam eden hedefler düşünüldüğünde, hürriyetleri bir kültür olarak hazmetmiş bir kadronun varlığını da göstermektedir. Belki de bu görünüm, Mülkiyelileri yaşadıkları topluma öncülük etme iddialarının objektif bir kanıtı durumundadır. SÜLEYMAN GÜNGÖR