.

.








16 Mart 2009 Pazartesi

Milliyetçi Ülkücülerin Birliği



Tarihin gözleri


.


ülkücülerin üstündedir.


.


Ülkücülerin


.


yeni bir heyecan,


.


umut ve gelecek


.


talep etmelerinin


.


tam zamanıdır.


.


Bütünleşmek için


.


herkes


.


elinden geleni yapmalıdır.


.







Uzay geometrisinde “üç nokta bir düzlem meydana getirir” diye bir teorem vardır. Gerçekte üç nokta bir düzlemi, dört bacak bir koltuğu ayakta tutar. Zaman zaman iki ayağa dayalı hatta bir ayakla ayakta durmaya çalışanlara da rastlamak mümkün olabilmektedir. Ancak bunu olağanüstü kabiliyetli cambaz diye nitelenebilecek kişiler yapabilmektedir. Mevcut dengeleri ve fırsatları çok iyi kullanarak ayaksız da ayakta kalabilmek bazen mümkün olabilmektedir. Kendi ayağı olmadan bir insanın ya da siyasi yapının ayakta durabilmesi sürekli başkalarının şu veya bu sebeple yapacağı fedakarlığa bağlıdır. Ayakta durabilmek için başkalarının ayaklarını kullananlar onların ayakları çökünce düşerler. En iyisi kişinin kendi ayakları üzerinde durmasıdır. Bir siyasetçinin bilerek ya da bilmeyerek kendini iktidara taşıyacak ayakları kesmesi siyasi intihar olur. Siyasi partiler çoğu zaman -hem de farkında olmadan- kendi siyasetleri aleyhine edindikleri alışkanlıklar sayesinde iktidar dışı kalırlar.Siyasi dağınıklık rakip partilere fırsat verir!“Bir olalım, iri olalım, diri olalım” diye bilgeler boşuna söylemiş olamazlar. Birliği bozduğunuzda önce dirliğiniz yok olur, daha sonra da iri kalamazsınız, ufalırsınız. Birlik ve bütünlük içinde başarılabilecek bir iş ya da siyasi faaliyet bölünerek, parçalanarak yapılmaya kalkılırsa eşyanın tabiatına aykırı davranılmış olur. Güç bölündükçe küçülür, küçüldükçe de güç olmaktan çıkar. Karşınıza blok halinde çıkacak olanlar sizi “ayır-buyur” yöntemine bile başvurma gereği duymadan iktidar dışı bırakırlar. Bunun adına da göz göre göre siyasi intihar denir.Bir siyasi hareketi mahvedecek tek şey inancını yitirmiş bireyler ile birbirine karşıt olduğu görünümünü veren mensuplarıdır. Dışarıdan çok içerisiyle, rakiplerinden çok mensuplarıyla uğraşmak zorunda kalan bir partinin siyasi hezimet yaşaması için başka bir şey yapmasına gerek yoktur.Diğer yandan bir siyasi parti, rakiplerine dağınık ve dargın insanlardan meydana geldiği görüntüsü verdiğinde rakip siyasi partilerin iştah ve ihtiraslarını tahrik etmiş olur. Derhal o siyasi parti üzerinde stratejik entrikalar devreye sokulur. Dağınıklık operasyon için rakibe hem fırsat hem de imkân yaratır.Milli-Milliyetçi-Ulusalcı aktörleri güçten düşürmek!Bu nedenle hedef haline gelmiş olan siyasi hareketlerin mensuplarının aşırı derecede egolarını uyarmaya ve tutkularının kölesi ya da dağınık olmaya hakları yoktur. Yanlış sonuç üreten (iktidar dışı bırakan) hiçbir neden haklı görülemez. Bir davanın, yetkili ya da yetkisiz mensupları “biz haklıydık”, “yetkililer yanlış yaptı” bu yüzden başarısız olundu, diyemez. Diğer yandan Türkiye’deki siyaset üzerine yapılan hesaplara bakıldığından durumun nereye gittiği de bellidir. Örneğin CHP’nin eski genel başkanı Baykal, doğal olmayan yollarla koltuğunu kaybetti. Saadet Partisi, Kurtulmuşçu ve Erbakancı olarak ikiye bölündü. Ülkücüler “eski-yeni”, “sivil-resmi”, “bağımlı-bağımsız” olmak üzere kategorileştirildi. Bütün bunlar Milli/milliyetçi/ulusalcı” aktörleri güçten düşürmeye yönelik uluslararası operasyonlardır. Soros/Obama/AB ve işbirlikçilerinin oyununa gelinmemelidir.Durum ülkücüler yönünden çok daha dramatiktir. Bilindiği gibi ülkücüler 1980 öncesi ideolojik, 12 Eylül döneminde askeri, Özal döneminde ahlaki, AKP döneminde ise siyasi linçe tabi tutulmuşlardır. Yaşanan travmalar kolay atlatılabilecek türden değildir. Hasarın büyük olduğu doğrudur. Ancak bütün bunlar bir araya gelememenin daha doğrusu iktidar olamamanın mazereti de değildir. Tarihin gözleri ülkücülerin üstündedir. Ülkücülerin yeni bir heyecan, umut ve gelecek talep etmelerinin tam zamanıdır. Bütün bunlar bir araya gelmeyi ve düşülen yerden ayağa kalkmayı şart kılıyor. Bütünleşmek için herkes elinden geleni yapmalıdır. Kötü gidişi tersine çevirmenin başka yolu kalmamıştır!
Özcan YENİÇERİ 11.10.2010 YENİÇAĞ