.

.








15 Mart 2009 Pazar

yeni UYANIŞ MI ?


Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı çok değerli konuşmacıların katıldığı 15.01.2011tarihli “2011′de Türkiye ve Türk Dünyasının Stratejik Meseleleri” konulu çok kıymetli bir açık oturuma imkân sağladı. Konuşmacılar arasında; Prof. Dr. Hayati Tüfekçioğlu, Prof. Dr. Hasret Çomak, Prof. Dr. Özcan Yeniçeri, Yard. Doç. Dr. Sait Yılmaz, Dr. Sinan Oğan vardı.

Konuşmacılar Özcan Yeniçeri’nin başkanlığında 15 dakikalık konuşmaları ile açık oturumu tamamladılar ardından soru cevap kısmı ve nihayetinde TDAV Genel Başkanı Sayın Turan Yazgan’ın konuşması ile toplantı sona erdi.
İki temel bölümde inceleyecek olursak konuşmacılar ilk önce sorunlardan, yapılmayanlardan ve gerçekleşmesi gereken çözümlerden bahsettiler. Sırası ile konuşmacılar ne söyledi bunlara değinmek gerekiyor.
Prof. Dr. Hayati Tüfekçioğlu, Türk Devletlerinin bağımsızlık kazanmasının ardından geçen 20 yıllık süreye değindi ve bu sürenin devletlerin hayatında kısa bir süre olduğunu, Anadolu Türkiyesi ile Türk Dünyasının uzun bir 1000 yıldan sonra bu bağımsızlık sürecinin ardından tam bir ilişkiye geçtiğinin altını çizdi. Ve Türk Dünyasına sürekli olarak ‘kardeşiz, akrabayız’ diye bakıldığını ama bunların içinin doldurulmadığını söyledi. Türk Dünyası ile Türkiye’nin ticari bakımdan bile çok alt seviyede bir ilişkiye sahip olduğunu belirtti. Ve üç önemli sürecin –Doğu tecrübesi, Batı tecrübesi, Komünizm tecrübesi- Türk Dünyasına zenginlik kattığını bu sürecin yeni bir dünya inşa edilirken Türk Dünyasının faydasına olacağının, bu üç sürecin göz ardı edilmemesi gerekliliğini vurguladı.
Prof. Dr. Hasret Çomak, Dünyanın merkezinin artık Doğu’ya kaydığını ama Türkiye’nin politikasının özünde batı eksenli olduğunu belirtti. Türk Dünyası ve Türkiye arasında güvenlik ve işbirliği paktı, Orta Asya birliği ve Türk Dünyası medya ağının mutlaka kurulması gerektiğinin altını çizerken mutlaka Türk Dünyası arasında Erasmus benzeri öğrenci değişim programlarının kurulmasının bir an önce yapılmasını çözüm önerisi olarak sundu.
Yard. Doç. Dr. Sait Yılmaz, çok değerli tespitler ve öngörülerde bulundu. Özellikle bu öngörülerin dikkate alınması ve herkes tarafından bir kenarda hazır bilgi olarak tutulması gerekiyor. Sayın Yılmaz, Türkiye’de stratejist ve politikacı eksikliğini özellikle vurguladı ve sürekli toplantılar, konuşmalar düzenlendiğini ama iş olarak atılan bir adım olmadığını belirtti. Türk Dünyasına bakışımızda vizyon eksikliği, gerçekçi olmayan tekliflerin etkisinden bahsetti. Ve okuduğu bir kitaptan örneği bizlere sundu; “Zavallı Meksika Allah’a ne kadar uzak, Amerika’ya ne kadar yakın.” Ardından Türkiye’nin bu örnek ile ne kadarda ilişkili olduğunu belirtti. Özellikle Irak konusunda 300 şirket para kazanıyor diye Kürdistan’ın kurulduğunu, Türkiye’nin sivil bir ağ içerisinde eritilmeye çalışıldığını söyledi. Özellikle Rusya’nın 2050, Çin’in 2070’de dağılacağı ve İran savaşının 2035’te gerçekleşeceğini kesin bir tarih ile vermesi dikkat çekti. Türk Dünyası için tek devletin mantıksız olduğunu belirten Sayın Yılmaz, ortak çıkar paydasında birleşmemiz gerekliliğini vurguladı.
Bu üç değerli adın ardından konuşmaya Dr. Sinan Oğan devam etti. Oğan, büyük gücün ülkemizde oyunlar oynadığını, Sovyetler yıkıldığından hazırlıksız yakalandığımızı belirtti. Türkiye’nin günümüzdeki yönünün Arap dünyası olduğunu fakat bugün Tunus’ta yaşananlardan kimsenin konuşmadığını Tunus’ta yaşananların önümüzdeki dönemde Cezayir ve Mısır’da yaşanacağını ve Sudan’da ki gelişmelerin takip edilmesinin altını çizdi. Ve özellikle turuncu devrimler ile Türkiye’nin solu olan Balkanlardan, Kafkasya’ya oradan da sağ kısmı olan Arap dünyasına büyük bir yay çizildiğini ve mutlak kontrol altına alındığını hiç şüphesiz bu sürecin Türkiye’de de geleceğini vurguladı. Özellikle ‘yeni’ anayasa kavramının çok tehlikeli olduğunu söyledi. Sıfır sorun politikasızlığına değinen Oğan, Yunanistan açılımının Erzurum’da Yunanistan tarafından nasıl yüzümüze çarpıldığının altını çizdi. Ve şu söylediği söz çok önemliydi; “Siz Anadolu’da kilise onarırken, Avrupa’nın camisiz başkenti olmamalıdır.”
Açık Oturumun son konuşmacısı olarak Prof. Dr. Özcan Yeniçeri ise Türk’ün tanımını Malazgirt’te Bizans’a diz çöktüren ordu” olarak açıklarken Türkiye’de Türk kimliğinin bir milli kimlik olarak değil de etnik kimlik olarak tanıtılmaya ve beyinlere kazınmaya çalışıldığını söyledi. Sekiz yılda dış politikada hangi meselenin çözüldüğünü soran Yeniçeri Soros’un Türkiye’de ve Türk Dünyasında ki faaliyetlerine dikkat çekti. Alexandr Dugin’in; “Türkiye’nin Azerbaycan’dan Avrasya’ya uzanan eli koparılmalıdır.” Sözünün önemine vurgu yapan Yeniçeri Şam’da bulunan bebek katili örgütün arşivlerinin bir an önce Türkiye’ye getirilmesinin gerekliliğini belirtti.Özgü Aşkın...Ozguaksin.com. HABERİNİZ.COM